ABD’NİN IRAK’TAKİ TERÖRLE MÜCADELE KAMPANYASI: PROPAGANDADAN GERÇEĞE


ABD’NİN IRAK’TAKİ TERÖRLE MÜCADELE KAMPANYASI: PROPAGANDADAN GERÇEĞE

Örneğin Ramadi şehri, terörist grubun elinde olduğu dönemde ve ardından ABD güçlerinin operasyonları sonucunda yüzde 80 oranında yıkılmıştır. Önceden tasarlanmış bir plan doğrultusunda şehir, Japonya’daki Hiroşima gibi enkaza dönmüştür. Bir Iraklı saha kaynağına göre yıkım, öncelikli olarak sivillere yönelik oldu. Aynı kaynağın aktardığına göre, sivilleri hedef alan Amerikan güçlerinin sebep olduğu kitlesel çaptaki yıkım nedeniyle hiçbir binanın üzerine Irak bayrağı dikilmedi.

Tesnim Haber Ajansı - “Amerika dünyanın sorunlarının çözülmesine yardım etmez, fakat ulusal çıkarlarına yönelmek için bu sorunların iplerini elinde tutmalıdır.” ABD dış politikasının babası Henry A. Kissinger, Washington'un küresel krizlerle ilgilenme biçiminin gerçekliğini bu sözlerle ifade etmişti. 

Kissinger'ın bahsettiği strateji, ülkesinin Batı Asya bölgesini, özellikle de Irak'ı silip süpüren krizler karşısındaki pratik tutumlarıyla uyumludur. ABD, kitle imha silahlarının varlığı bahanesiyle Irak'ı işgal etmişti, fakat yıllar sonra Washington ülkede bu tür silahların üretilmediğini söyleyerek özür diledi. Yıllar sonra ABD, Iraklı direniş gruplarının gücü karşısında ülkedeki kuvvetlerini çekti. Ancak Irak'a bir yıkım mirası bıraktı: ülkeyi içine batırdığı mezhep çatışması bu zamana kadar onbinlerce Iraklının canını aldı ve buna ilave olarak dünyanın en büyük petrol zengini ülkelerinden birinin kaynakları yağmalandı.

Şu anda Washington, IŞİD terörist grubunun penceresinden ve Irak ordusunu destekleyip ülkenin Musul şehrini geri almasına yardım etme gerekçesiyle Irak'a yeniden girmeye çabalıyor.  Böyle bir bahane pek çok Iraklı tarafından örtülü işgal girişimi olarak görülmektedir, zira ABD kuvvetlerinin Irak'a konuşlanması Irak parlamentosunun onayını gerektirecektir ve parlamento kaynaklarına göre şu ana kadar Irak hükümeti, Amerikan kuvvetlerinin ülkeye konuşlanmasına rıza göstermemiştir.

Washington'un Batı Asya bölgesine kaos yaymasıyla ve bölge ülkelerini ya terör örgütlerini desteklemek, ya da terörizme karşı eylemde bulunanları desteklemek, yani herkese karşı herkesi desteklemek yoluyla zayıflatmasıyla, Amerika'nın oyun kartları aşikar hale geliyor. Washington, bölgedeki bir dizi savaşan tarafı birbirine karşı destekliyor. Örneğin hem Irak hem de Suriye ordularına karşı terörist IŞİD grubunu destekliyor ve Irak Ordusu ile Halk Seferberlik Güçleri arasında bir açı yaratmak istiyor. Aynı zamanda Sünni aşiretlere ve Halk Seferberlik güçlerine karşı Kürtleri, Halk Seferberlik Güçleri'ne ve IŞİD'e karşı aşiret güçlerini, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a bağlı güçlere karşı sözde Özgür Suriye Ordusu'nu, İslam Ordusu'nu, Nusra Cephesi'ni ve Ahrarüşşam'ı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve hükümetine karşı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD) güçlerini, bu güçlere karşı da Türk hükümetini destekliyor.

ABD'nin politikası, Washington'un çıkarlarını, yani Washington'un bölge üzerinde tam kontrol elde edememesi halinde bölgeyi kapsamlı yıkım aşamasına taşıma amacını iki ana araç yoluyla gerçekleştirme niyeti taşıyor. Bu araçlardan ilki, Irak işgalinde ve şimdi ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon ve IŞİD terör örgütüne karşı savaş kisvesi altında ülkenin altyapısının hedef alınması örneğinde olduğu gibi, doğrudan hedef almadır. Örneğin Ramadi şehri, terörist grubun elinde olduğu dönemde ve ardından ABD güçlerinin operasyonları sonucunda yüzde 80 oranında yıkılmıştır. Önceden tasarlanmış bir plan doğrultusunda şehir, Japonya'daki Hiroşima gibi enkaza dönmüştür. Bir Iraklı saha kaynağına göre yıkım, öncelikli olarak sivillere yönelik oldu. Aynı kaynağın aktardığına göre, sivilleri hedef alan Amerikan güçlerinin sebep olduğu kitlesel çaptaki yıkım nedeniyle hiçbir binanın üzerine Irak bayrağı dikilmedi. Kaynak, “ABD'nin kasıtlı bombalamaları sonucunda çok sayıda aile hayatını kaybetmişken insan hakları örgütlerinin, BM'nin, hatta hükümetin (Irak) sessiz kalmasına anlam veremiyoruz. İnsanlar iki arada bir derede, IŞİD'le Amerikalılar arasında kaldı” diye ekledi. Peki neden Halk Seferberlik Güçleri'nin Beyci, Curf el-Nasr ve Amirli'de yürüttüğü savaşlar bu denli bir yıkım bırakmadı? Yanıt basit görünüyor. Washington Irak'ın altını oyma peşinde koşarken, ordu, Halk Seferberlik Güçleri ve aşiretler ağır bir bedel karşılığında ülkelerini korumaya çalışıyor.

İkinci araç, Irak'ın dolaylı yoldan hedef alınmasına ilişkin ve bu, terör gruplarının desteklenmesi ve bölge ülkelerini zayıflatmayı amaçlayan bölme projesini uygulama niyetiyle mezhepsel ihtilafların ateşlenmesi yoluyla yapılıyor. Özellikle bu politikayı izleyerek, Washington'un IŞİD terör grubunun ortadan kaldırılmasına ilişkin çelişkili politikasının bir resmini bulabiliriz. Bazı Amerikalı çevreler terör örgütünün varlığına artık bir son verme zamanının geldiğini belirtirken, ötekiler savaşın yıllarca süreceğini söylüyor. Washington'un bakış açısından bakıldığında bu yaklaşımların her ikisi de doğrudur. Iraklılar ABD'nin niyetli olduğı Irak'ın taksimi planını onaylarsa terör örgütü, 2014'te Musul'u ele geçirerek ülkeye ne kadar hızlı girdiyse ülkeden o hızla çıkacaktır; ama eğer Iraklılar bu üç bölgeye bölünme planını reddederlerse, terör örgütü yıllar boyunca Irak'ı terk etmemeli ve burada kendine bir zemin bulmalıdır.

Ramadi deneyimi, buradan doğan yıkımın büyüklüğü ve ABD savaş uçaklarının ateşiyle çok sayıda sivil kurbanın hayatını kaybetmesi nedeniyle hayli acılı oldu. Bu deneyim, Amerikan “vetosuna” rağmen Halk Seferberlik Güçleri'nin katılma ısrarı gösterdiği yaklaşan Musul savaşında tekrarlanmamalıdır. Washington'un zaferlere el koyup ülkeyi parçalama peşinde koştuğu düşünüldüğünde, yaklaşan bu muharebede halk güçlerinin bulunmaması ülkeye ağır sonuçlar getirecektir.

Washington Kissinger'ın küresel sorunların iplerini elinde tutma teorisini işte bu şekilde uygulamaya çalışıyor. Amerikan İmparatorluğu'nun 12 milyon kızılderilinin hayatını yok etmek yoluyla kurulması da bu stratejiye dayanıyordu. Washington bu kez Batı Asya'da, yüzbinlerce Müslüman'ın ve Arap'ın kanını akıtmak yoluya aynı stratejiyi izleme niyeti taşıyor.


Medya Şafak

En Önemli Alıntı Haberler Haberler
En Çok Okunan Haberler