Suriye Konusunda Asıl Kazanan Kim?


Suriye Konusunda Asıl Kazanan Kim?

Suudi bir araştırma şirketi yayınladığı raporda; İran’ın, Suriye’de tartışmasız bir şekilde asıl aktör ve hâkim olduğunu açıkladı.

Tesnim Haber Ajansı - ‘Körfez İran Araştırmalar Merkezi’ isimli Suudi bir araştırma şirketi yayınladığı raporda; İran’ın Ortadoğu’daki rolü hakkında değerlendirmede bulunarak, İran’ın Suriye’de tartışmasız bir şekilde hâkim ve güç olduğu ve Suriye’nin mevcut durumunu ve geleceğini belirleyeceği sonucuna ulaşıyor. Bu sonuç aslında Suudi Arabistan’ın Suriye’de yenilgisinin ve ümitsizliğinin itirafıdır.

Araştırma raporunun yazarı öngörü ve tahminler çerçevesinde Amerika’ya, hedefine ulaşmak ve İran’ın nüfuzuyla mücadele etmek için Suriye’ye askeri müdahale tavsiyesinde bulundu. Tabi bu yazar İran’ın gücü ve nüfuzunun kontrol edilemeyeceğini belirterek, İran yetkililerinin Irak ve Afganistan’da olduğu gibi Amerika’nın bölgeye askeri bir müdahalesinden de kendi menfaati için yararlanacağına inandığını söyledi.
Yukarıda bahsedilen konular incelendiğinde Suudi Arabistan’ın karar mercilerinin bakış açısı ve gelecekteki programları hakkında bilgi sahibi olabiliriz.

Bu araştırma merkezi raporunda şöyle yazdı: ‘Amerika’nın terörle mücadelesinin, İran’ın geniş bir nüfusla bölgede bir güç olarak yerini sabitlemesinde payı oldu. Washington Ortadoğu’daki müdahaleleriyle, İran’ın bölgede ve dünyada yüksek bir konum elde etmesini sağladı. Amerika’dan sonra, Arap Baharı (İslami İnkılaplar) adıyla 2011 yılının başlarında yaşanan inkılaplar, birçok Arap ülkesini kendisiyle meşgul etti ve İran’a bölgedeki çeşitli ülkelerdeki nüfuzunu genişletmesi için fırsat verdi. İran bu eylemlerle bölgede en etkili güç haline dönüşmeye ve en önemli konumu kazanmaya çalışıyor.

Suriye İran’ın stratejisinde temel bir kol sayılıyor. Esad’ın kalıp kalmaması Tahran için fark etmiyor. Onlar için Suriye’yi korumak ve ondan hedefleri doğrultusunda yararlanmak önemli. Suriye Şiilerin derin bir merkezi konumu olması nedeniyle, İran için stratejik bir hedef niteliği taşıyor.

Amerika’nın Suriye’ye askeri müdahalede bulunmaya dair yaklaşımı, İran’ın politikasına yardım ediyor. Amerika, Libya’da meydana gelen olayın tam aksine iki sebepten dolayı Suriye’de askeri müdahaleye karşı çıkıyor. Bu nedenlerden ilki; Suriye özellikle petrol olmak üzere Amerika’nın bölgedeki hayati önem taşıyan menfaatleri için bir tehdit unsuru sayılmıyor, çünkü büyük petrol rezervlerine sahip değil. İkinci neden ise, Suriye Washington’un ticari ortaklarından biri değil. Bu sebepler, Suriye’nin eylemleri Amerika’nın menfaatlerini tehdit etmediği sürece, Amerika’nın Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmak istememesine neden oluyor.

Bu yüzden Washington cüzi askeri yardımlarla muhalefetle ilişkisini korumaya çalışıyor. Ama Suriye’de iç savaşın ve kabile çatışmalarının devam etmesiyle, zamanla bu savaş virüsü komşu ülkelere de bulaşacak; İran da bölgedeki istikrarsızlıktan faydalanarak, zamanla Amerika ve Siyonist Rejimin menfaatlerini tehlikeye atacak. Bu durumda Amerika da Suriye’ye askeri müdahalede bulunmak zorunda kalacak.

İran, Suriye’nin stratejik kalbi olan başkent Şam’dan sahil bölgelerine kadar kontrolü ele geçirdi. Bu bölgeler stratejik olarak Ortadoğu’nun kalbi sayılıyor. Çünkü Ortadoğu’nun en büyük bölümü olan dağlık coğrafi alanda bulunuyor. Bu bölge Lübnan’ı, İsrail’in önemli yerleşim bölgelerini ve hatta Türkiye’nin güneyini de kapsıyor. Bununla birlikte, doğu kırsalı olan Humus yoluyla, Suriye ve Irak arasında bir irtibat kanalı oluşturdu. Bu nedenle tutarlı ve sağlam bir harita oluşturulması, Tahran’dan Güney Lübnan’a lojistik destek oluşturulmasını sağlayacak.

Bölgesel alanda İran, Türkiye ve bazı Arap ülkeleri ve uluslararası alanda Amerika ve Rusya gibi birçok ülke, Suriye krizinin içerisindeler ama İran hiç tartışmasız bir şekilde Suriye’de asıl aktör ve hâkim olarak tanınmaktadır.

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler