Suudi Siyaseti ve Terörizm Sorunu


Suudi Siyaseti ve Terörizm Sorunu

Tüm dünya artık Suudilerin Suriye’de Fetih el İslam, el Mücahidin Hareketi, Şam Ensar Cemaati, el Hak, İslami Cephe gibi tekfirci terör örgütlerine doğrudan destek verdiklerini bilmekte. Ayrıca Abdullah el Muhsini gibi vahabi din adamlarından ise bu terör örgütlerinin doğrudan emir aldığı da bilinmektedir.

Tesnim Haber Ajansı - Her fırsatta terörizm ve tekfir anlayışı hakkında konuşmaktan geri durmayan Suud rejiminin Dışişleri Bakanı Adil el Cebir, dudak uçuklatan ve insanı şaşırtan konuşmalarına tekrar tekrar devam etmekte.

Suud rejiminin dudak uçuklatan bu siyasetinin arkasında, kendi beceriksizliğini ve zulmünü başkalarına nispet vererek tüm bölgeyi ateşe sürüklemek istediğini savunan bir çok düşünür ve aktivist bulunmakta.

Moritanya’da 27.’si düzenlenen Arap Birliği konferansında konuşan Suud rejiminin Dışişleri Bakanı Adil el Cebir, terörü ve tekfiri Arap dünyasının en büyük sorunlarından ikisi olarak tanımladı.

Suudi bir yetkilinin Arap dünyasındaki terör ve tekfir sorununa ilişkin açıklamasını yaparken, bu sorunun kaynağı ile alakalı hiçbir kelime israfında bulunmaması da şaşırtıcı gelmemektedir.

Tüm Suudi makamlarının boş ve temelsiz iddiaları gibi Adil el Cebir’de, düzenlenen konferansı fırsat bilerek, İran’a yönelik asılsız, çürük iddialarını tekrarlamış ve İran’ı Arap ülkelerinin içişlerine karışmak ile suçlama cesaretini göstermiştir.

Eğer Adil el Cebir iddiasında haklı ise neden Suud rejimi iki yıldır Lübnan’da seçimleri engelleyerek ülkede halkın kendi Başbakanını seçmesini önlemektedir. Mısır’daki darbeci Sisi hükumeti ile neden bu kadar dost olmaya çalışmaktadır. Neden Trablus’ta faaliyet gösteren el Tahrir el İslam adlı terör örgütünü desteklemektedir. Her şeyden önemlisi neden Suriye’de ve Irak’ta tekfirci terör örgütlerine açıkça destek vermektedir.

Tüm dünya artık Suudilerin Suriye’de Fetih el İslam, el Mücahidin Hareketi, Şam Ensar Cemaati, el Hak, İslami Cephe gibi tekfirci terör örgütlerine doğrudan destek verdiklerini bilmekte. Ayrıca Abdullah el Muhsini gibi vahabi din adamlarından ise bu terör örgütlerinin doğrudan emir aldığı da bilinmektedir.

Suriye dışında Suud rejimini Irak içişlerine müdahale ettiği ve ülke içerisinde mezhep oyunları oynayarak fitne ve tefrika arzusundan bir an dahi vazgeçmediği de bilinmektedir. Bunun en iyi örneği ise Nuri el Maliki’nin Başbakanlık görevinden alınması olmuştur. Tıpkı bugün Felluce’de yapmaya çalıştığı fitne ve mezhepçilik gibi.

Tüm bu yaşananlara rağmen Yemen halkına yönelik Suud rejiminin zalimane işgali ve katliamları onların ağızlarını kapatmaya yetmektedir. İran’ı bölgenin içişlerine müdahale etmekle suçlayan Suud rejimine sormak gerekir ki seni bölgenin vekili ve sözcüsü kim yaptı ve sen bu hakkı kendine nasıl görmektesin?

Tüm Arap coğrafyası senin topraklarının sınırları içerisinde mi yer almaktadır? Amerika, Fransa, İngiltere ve İsrail’in Arap ülkelerinin içişlerine müdahalesine neden ses çıkarmamaktasınız? Yoksa oruç tutan fikir dünyanız ve bağnaz mezhepçiliğiniz kendisini ülkenizin diplomasisinde de mi göstermektedir?

En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler