İmam Humeyni ve Fetullah Gülen
Bazı insanlar ne kadar zaman geçerse geçsin yattıkları gaflet uykusundan uyanmayacaktır.
Tesnim Haber Ajansı - Bazı insanlar ne kadar zaman geçerse geçsin yattıkları gaflet uykusundan uyanmayacaktır. Bunun bize en güzel örneğini yine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ gösterdi. 2013 yılında Hayrat Vakfı tarafından Ankara’da düzenlenen 6. Risale-i Nur ve İttihad-ı İslam Sempozyumunda Hizbullah’ın, Beşşar Esad'ın yanında yer almasını eleştirerek: “Müslümanları birbirine düşürmek isteyen, birbirine kırdırmak isteyen şeytandır. Kimse kusura bakmasın. Çok açık, çok net buradan bir kez daha söylüyorum Hizbullah’ın adını değiştirmesi lazım, hizbüşşeytan yapması lazım.” diyerek kendi fikriyatını ortaya koymuştur. Aradan yaklaşık 3 yıl geçti ve yine aynı Bekir Bozdağ 15 Temmuz gecesi gerçekleşen darbe girişimi ardından hedef haline getirdiği çok sevgili hoca efendisini yerden yere vurma çabasına girmiş durumdadır.
Bekir Bozdağ, FETÖ lideri Gülen’i kendi aklınca yerlere vurmaya çalışmış ve bunun sonucunda Habertürk televizyonunda katıldığı programda, “Darbe başarılı olsaydı benim kanaatim Fetullah Gülen gelirdi. 40 yıldır bu darbe için hazırlanıyordu. O, Devletin kılcal damarlarına kadar sızan ve bunların hepsini hazırlayan bir beyindir. Devletin her kademesine sızacaksınız ve gün geldiği zaman devleti kilitleyeceksiniz darbe yapılacak yeni bir dünya kurulacak. Onların hedefi bambaşka. Humeyni Paris’ten nasıl döndüyse Fetullah Gülen de Türkiye’ye öyle dönecekti. Bana göre rejim de değişecekti. Nasıl Atatürk ile beraber yeni bir Türkiye varsa Gülen’in gelişi ile yeni bir Türkiye ortaya çıkacaktı. Türkiye’de her şey değişecekti ve bu yeni rejimde biat etmeyen kimsenin yaşam hakkı olmayan bir yapıya doğru gidecekti.” diyerek ardan geçen zaman ve yaşanılan onca olaya rağmen hala fikirsel manada bir değişim yaşamamıştır.
Peki, bizler Bekir Bozdağ’ın bu söylemini nasıl okumalıyız?
Öncelikle şunu sormak gerekiyor. Gülen hareketinin 40 yıldır hazırlık yaptığını ve darbeyi beklediklerini söylerken ağzınızdan bal damlarcasına dizdiğiniz övgüleri hatırlayıp ar ediyor musunuz?
Gülen hareketini, İran İslam İnkılâbına benzetmek iki şeye işaret eder. Ya İran İnkılâbını tanıma ve analiz etme yetisinden yoksun olduğunuz ya da içinizde barındırdığınız kini kusmak için bulduğunuz her fırsatı değerlendirdiğiniz.
Aslında bu beyanı iyi analiz edersek Bozdağ’ın bilinçaltında yatanları görme şansımız daha fazla olur ama biz konuyu başka bir yere çekerek İran İslam İnkılâbı hakkında biraz bilgi verme niyetindeyiz.
• 7 Eylül’de artık iyice yaygınlaşmış olan gösterilerde halk ve asker yakınlaşmaya başlamıştır. Halk askere çiçekler atar ve askerler kardeşimiz, Humeyni liderimiz” sloganı atmaya başlar.
• 8 Eylül’de Kanlı Cuma diye bilinen olay gerçekleşir. Halk ve askerin yakınlaşması üzerine, orduda bölünme olma ihtimaline karşı hükümet sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak binlerce insan yürüyüşe başladı. Jale Meydanı’na gelindiğinde, askerler üzerlerine ateş açtı. Çocuk, kadın, yaşlı binlerce kişinin öldüğü bu olay “Kanlı Cuma” olarak anıldı.
• İmam Humeyni devrimden önce Paris’te kaldı. 1 Şubat 1979’da İran’a milyonların katıldığı bir karşılamayla dönen Humeyni, cumhurbaşkanlığına getirildi ve ömür boyu devletin dini ve siyasi lideri olarak kaldı.
• Devrim sürecinde farklı gruplar şahı devirme amacıyla birleşmiş, İslamcılar bu süreç içinde güçlenerek devrimi bir İslam Devrimi’ne dönüştürmüş, demokrasi sloganıyla solcu, muhafazakâr, aydın grup ve halkı birleştirmişlerdir.
Sadece birkaç bilgiyle İslam İnkılâbının içeriğini açıklamaya çalıştık. Bekir Bozdağ hangi akla hizmet milyonlarca kişinin destek ve katılımıyla gerçekleşen İslam İnkılâbını Gülen Hareketiyle aynı kefeye koymuştur.
İmam Humeyni ve halk, İslam İnkılâbını Şah Pehlevi’ye yani ülkeyi ABD öncülüğündeki emperyalizme karşı yapmıştır. Acaba ülkemiz siyasi otoriteleri ABD’ye hizmet ettiği için mi Gülen, İmam Humeyni gibi ülkeye gelecekti?
Basiretsiz bir açıklama ve onlarca soru!
Muhammed Sami
