Trump'ın İran Yansımaları


Trump'ın İran Yansımaları

Donald Trump’ın ABD’nin yeni başkanı olması dünya kamuoyu genelinde şaşkınlık etkisi yaratsada İran devrimi lideri Ayetullah Hamenei’nin Donald Trump hakkındaki açıklamaları dikkatleri bir kez daha üzerine çekti.

Tesnim Haber Ajansı - Ayetullah Hamenei, ABD seçimlerden birkaç hafta önce Amerikan halkının Donald Trump’ın seçim vaadlerine büyük ilgi gösterdiğini ve seçimin olası kazananının Donald Trump olacağını işaret eden bir açıklamada blunmuştu.

Seçim sonuçlarının netleşmesi ile birlikte İran ve İran yönetimi hakkında muhalif yayın çizgisi izleyen BBC farsça televizyonu “Ayetullah Hamenei’nin sanki bilinmeyeni gösteren bir aynası varmış gibi ABD seçimlerinin kazananını bildi” yorumunu yaptı. BBC Farsça televizyonunun yayınladığı haberde “bizlerin birkaç saat önce sonuçların netleşmesi ile görebildiğimiz sonucu Ayetullah Hamenei haftalar önceside tespit etti”yorumuna yer verdi.

DÜŞMAN DÜŞMANDIR

İran’da uzun süredir akılları meşgul eden soru Donald Trump’ın ABD başkanı seçilmesi İran-ABD ilişkilerini nasıl etkileyecek? ABD başkanının değişmesine ilişkin İran’da iki bakış açısı olduğunu söylemek mümkün.  İlk bakış açısı “düşman düşmandır” bir düşman gidiyor yerine başka bir düşman geliyor görüşüdür, bu bakış açısına göre İran, ABD yi yöneten isimlere değil ABD’nin sistemi ile düşmandır ve bu sisteme düşman olmasının nedeni, Amerikan sisteminin emperyalist ve sömürgeci bir ahlak ile yönetiliyor olmasıdır.  Bu görüşe göre, “ İran, ABD’nin yönetimine, ideolojisine ve kültürüne muhaliftir” yani ABD başkanının değişiyor olması, Amerikan’ın İran’a karşı düşmanca tavrında bir değişiklik yaratmayacaktır bu nedenle İran, ABD’ye karşı konumlanmasını asla değiştirmemelidir.

ABD İLE ANLAŞILABİLİR

Konuya ilişkin ikinci bakış açısı ise bambaşka,  İran’daki ikinci görüşe göre, “ABD ile işbirliği ve müzakere edilebilir, bu müzakarelerdede karşımızdaki kişinin kim olduğu, düşünce yapısı ve olaylara bakış açısı sonuca ulaşılmasında etkili olabilir”. Bu görüşün hakim olduğu kesimin İran’da iktidarda olan hükümeti yönettiğini ve dışişlerini yönettiği gerçeğini dikkatlerden kaçmamalıdır.  İranda iktidarda olan hükümetin savunduğu bögörüş, ABD seçimlerini oldukça yakından takip etti, ABD’de yapılan başkanlık seçimi anket sonuçlarında Hillary Clinton’un adının ön plana çıkması bu grubu oldukça sevindirdi zira Clinton başkan seçilirse, nükleer müzakereler  sonucu varılan anlaşma herhangi bir sekteye uğramadan aşamalı olarak uygulanabilecekti. Bu görüş Hillary Clinton’un ABD’nin yeni başkanı olmasını  İran ile müzakereye evet diyen bir ekibin üyesinin iktidara gelmesi olarak yorumlamaktaydı.

EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMADI

Bu bakış açısına sahip yayın organları manşetlerinde , ABD seçim sonuçlarının netleşmesinden hemen önce, Hillary Clinton’un başkanlık seçiminin galibi olacağına dair haberleri manşetlerine taşıyarak İran-ABD ilişkilerinin geleceğine gönelik değerlendirmelerde bulundular. Ancak gerçek onlarıda şaşırttı ve ABD’nin seçim yarışının galibi Donald Trum oldu. Trum’ın galibiyetinin İran’da bu görüşü savunanlarda ciddi bir hayal kırıklığına neden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İktidardaki hükümet ile birlikte bu görüşü savunanlar “ABD’ye karşı bakış açımız ve Nükleer anlaşmanın uygulanmasına yönelik yaklaşımımız değişmeyecek kimin galip geldiği önemsiz, biz İran’ın çıkarlarının peşindeyiz” açıklamaları gerçekleştiriyorlar.Bazı hükümet yetkililerinin “ bizim nükleer anlaşmamız uluslararsı hukuk kurallarına dayalı bir anlaşmadır, anlaşmayı onaylayan liderlerin değişmesi bu durumu değiştirmez” deselerde şimdiki hükümetin en büyik sorunu Donald Trum’ın nükleer anlaşmaya ilişkin önümüzdeki dönem hangi adımı atacağıdır.

Genel olarak, Ruhani hükümeti ve Muhammet Cevat Zarif’in ekibi tüm tüm söylemleri “Nükleer anlaşma” üzerinden gerçekleşmektedir, söz konusu anlaşmaya karşı yapılan tüm eleştirilere rağmen hükümet, anlaşmayı bir zafer olarak adlandıryor. Ancak anlaşma sonrası yaptırımların kaldırılmasının ilanından bu güne kadar İran’da elle tutulur, gözle görülür bir kazanımın olmadığıda eleştiri noktalarının en önemlisidir.  Nükleer anlaşma sonrası beklenenin gerçekleşmemiş olması Hasan Ruhani’ye yapılan muhalefetin daha yüksek sesle cereyan etmesi ile sonuçlanmaktadır. 

TRUMP HANGİ POLİTİKAYI İZLEYECEK

Şimdilerde İran diplomasisinin aklındaki tek soru, “Donald Trump, Nükleer anlaşmada hangi siyaseti izleyecek?”.

Turup’un seçimlerin galibi olması İran iç siyasetinide yakından etkileyecek, iç siyasette “düşman düşmandır” görüşünü benimseyenlerin kazanacağı bir döneme girildiğine söylemek şu an itibari ile mümkündür. Önümüzdeki günlerde Ruhani ve Zarif’in geçmişte ABD’ye karşı edindiği pozitif tavırlar yerini daha gergin ve keskin söylemlere bırakacağı neredeyse kesindir. Yakın samanda gerçekleşecek İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ruhani’nin olası galibiyeti halinde bu hava önümüzdeki dört yıl içinde İran’da geçerli olacağı yorumu rahatlıkla yapılabilir.

SEPET DELİNDİ

Ruhani ve Zarif’in en zayıf noktası Nükleer anlaşma ve sonrasında kaldırılacak yaptırımlar çünkü onlar büyün söylemlerini “Nükleer anlaşma sepatine” yüklediler  ve şimdi bu sepet büyük bir yara almış durumda. 

ÖNÜMÜZDEKİ SORU

Şimdi önümüzdeki soru şudur, Ruhani ve Zarif kendileri için yeni bir sepet bulabileceklermi? Yoksa hasarlı sepetleri ile yola devam mı edecekler? Şimdilerde bu cenahtaki kriz “Trump’un açıklamaları ve hamleleri karşısında hangi adımlar atılmalı” krizidir. Bu hamleler ülke içerisindeki muhalefeti dahada güçlendirerek Ruhani’nin başını derde sokabilir.

      Mesud Sadr

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler