Alevilere Saldırmak Vahim Sonuçlar Doğurur


Alevilere Saldırmak Vahim Sonuçlar Doğurur

Ehlibeyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yeral; Mezhep çatışmaları; Amerika’nın, Siyonist İsrail’in, Vahabilerin ve onların yerli Siyonist Araplarının isteğidir.

Tesnim Haber Ajansı -  Ehlibeyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (EHDAV) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yeral'i tesnim Haber Ajansı İle röportajı:

Türkiye’nin sosyal durumunda değişimler yaşandığı ve halk içinde kutuplaşmaların arttığı iddia ediliyor siz bu iddiayı kabul ediyor musunuz, eğer kabul ediyorsanız bunun nedenleri nedir ve sonuçları Türkiye içi nasıl olur?

Yürürlükteki hükümet bu iddiayı asla kabul etmemektedir. Hiçbir şekilde ayrımcılık, mezhepçilik ve kavmiyetçilik yapmadığını söylüyor ama durum bunu göstermiyor hiç biz zaman olmadığı kadar Alevi Sünni tedirginliği var. Türk Kürt çekişmesi zaten vardı maalesef söylüyorum ki hükümet yetkililerinin özellikle Suriye meselesinde mezhebi söylemlerde bulunması, işte; Şii Maliki, Alevi, Nusayri Esed, Şii İran, Seyid Nasrallah’a Nasrallah denmesi, Hizbullah’a hizbuşeytan denmesi iki medrese arasındaki var olan hoş görüyü azalttı hem de düşmanın ekmeğine yağ sürerek cahillere fırsat yarattı. Şu an Alevileri Şiileri kafir gören selefi vahabi Sünniler var, devlet yetkilileri böyle dediği zaman onlarda Şiileri, Alevileri öldürmemiz, ortadan kaldırmamız lazım diyorlar. Suriye’de olanda bunlardan ibarettir. Maalesef Türkiye’de Alevi ve Sünni kardeşlerimizde yarına yönelik bir korku bir kaygı var, bir önünü görememezlik var her ne kadar devlet yetkilileri bunu inkar etse de. Biz din adamlar kanaat önderleri olarak bunun yok edilmesi veya yok edilemiyorsa en azami seviyeye düşürülmesi için çalışıyoruz. Bu ayrım ve mezhepçilik önlenemezse, Alevi ve Şiilere yönelik bu söylemler devam ederse Allah korusun ileride çok kötü şeyler olabilir. İşte görüyorsunuz Suriye’de, Irak’ta yaşananlar, mezhep adı altında Afganistan’da Pakistan’da cuma namazında veya Irak’ta, ehlibeyt imamlarının türbeleri ziyaretlerinde bombalar patlatılıyor bunların başarıya ulaşması neticesinde Allah korusun mezhep savaşları çıkar. Mezhep çatışmaları da özellikle Amerika’nın, Siyonist İsrail’in, Vahabilerin ve onların yerli Siyonist Araplarının da istediği budur. Yani bölgede Şii Sünni ekseninde bir savaş çıkarmak niyetindeler. Böyle bir savaş çıkarsa sadece bir ülkede kalmaz tüm bölgeye yayılır ve bundan İsrail Siyonizmi, Amerikan emperyalizmi kazançlı çıkar. Ama bunlar başarılı olamayacaklardır, çünkü istenilen düzeyde olmasa da hem Alevi kesimden hem Sünni kesimden alimler bu işin nereye gidebileceğini iyi biliyorlar ve bunu engellemek için çalışıyorlar.

Türkiye’de Halep düştü diye kara bir propaganda yapılıyor bu propagandaya Alevi kesimden katılan var mı, Halep konusunda Alevilerin görüşü nedir?

Şimdiye kadar Halep aleyhinde, Halep’in Suriye ordusunun Halep’in gerçek sahiplerinin eline geçmesinden dolayı, mitinglere veya gösterilere katılan herhangi bir Alevinin var olduğunu duymadık, bilmiyoruz ve inanmıyoruz. Bırakın Alevileri, sağduyulu, demokrat, birlik beraberlikten ve kardeşlikten yana olan insanların da katılmadığını görüyoruz. Bu gibi şeylere katılanlar; malum medyanın, yani yandaş dediğimiz tamamen hükümetin güdümünde kontrolünde olan, sadece hükümetin istediği haberleri yapan medyanın yönlendirmesiyle hareket eden bir kesim vardır. Onların bağlı bulundukları; dernekler, sivil toplum örgütleri gibi oluşumlar genellikle bu işleri yapıyorlar.

Yani nasıl Halep düştü diyeceğiz. Halep bir defa IŞİD’in, Nusra’nın değil ki kaybedilsin. Halep Suriye’nin en büyük ikinci kenti, sanayi kentidir. Dünyanın en eski medeniyetlerinden birisidir. 80 civarındaki ülkenin, çok uluslu teröristlerin Suriye’ye üşüşmesinden ve orada Direniş Eksininde büyük bir etkisi olan Beşşar Esad ile yönetimini düşürmek istemelerinden dolayı orada bir zafiyet oluştu. Çünkü 80 ülkeye karşı 6 yıl direnmek gerçekten çok zor bir şeydir. Amerika’dan, Avrupa’dan, Katar’dan, Arabistan’dan, Türkiye’den ve birçok yerden açıktan açığa gelen eğitilmiş donatılmış, silah ve istihbarat desteği alan teröristler saldırıyor Halep’i esir ediyorlar sonradan rüzgarın tersine dönmesiyle, Direniş Ekseninin gayretli çalışmalarıyla Suriye’de istikrar adım adım ilerliyor, IŞİD, Nusra ve benzerlerinden temizlenerek Halep sahibine geri dönüyor ve siz buna Halep düştü diyorsunuz. Beklenen nedir, Halep sahibinden koparılsın mı, Hama koparılsın mı ne istiyorsunuz? Herkes biliyor ki Suriye bölünür ise Irak’ta bölünecek, Irak bölünürse Türkiye’de bölünecek, Türkiye bölünürse İran’da bölünecektir oradan gayri meşru bir Kürdistan devleti çıkarılmak isteniyor. Çıkarılacak Kürdistan devleti İsrail’in ve Amerika’nın güdümünde olacak, böylece bölgenin güçlü devletleri İran, Türkiye, Suriye zayıflatılacak ve yeni oluşturulacak devletçiklerle emperyalistler, NATO, Amerika, Batı ve bölgedeki gayri resmi temsilcileri İsrail de rahat hareket edecek kendini güvende hissedecektir yine kullanmakta oldukları Körfez ülkelerini, petro-dolar şeyhliklerini çok daha fazla kullanacaklar ve Müslümanları birbirine kırdırmaya çalışacaklardır. Burada 80 ülkeye karşı kazanılan bir zaferdir. Suriye halkı Arap’ı, Kürdü, Türkmen’i, Şii’si, Sünni’si Alevi’siyle, Hristiyan’ıyla bir zafer kazanmıştır. Halk devletine sahip çıkmıştır ve kazanan Beşşar Esad’dır, Suriye ordusudur, Suriye halkıdır bize düşen bu zaferi tebrik etmek ve kutlamaktır. Başka ülkelerin içi işlerine karışmadan, orada oynayacağımız oyun yıkıcı değil yapıcı olmalıdır yapacağımız yanlış bir siyaset anında bize sirayet edecektir.



Halep konusunda İran’ı ve Hizbullah’ı suçluyorlar bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

İran İslam Cumhuriyetinden İslam’ı kaldırsın, Hristiyanların, Yahudilerin bile saygı gösterdiği Seyit Hasan Nasrallah’a Nasrallah, Hizbulla’a hizbuşeytan diyen bir anlayıştan ne beklenir. Bu tamamen; cahilane, taassupçu ve mezhepçi bir söylemle dile getirilmiş son derece tehlikeli söylemlerdir. İran’ın ve Hizbullah’ın orada olmasından daha doğal ne olabilir? Türkiye’den, Arabistan’dan, Katar’dan, Ürdün’den, Libya’dan, Afganistan’dan, Pakistan’dan, Mısır’dan, Çeçenistan’dan Avrupa’dan militanlar girecek Allahu Ekber diyerek din adamı, kadın, çocuk, yaşlı demeden halkı kesecek, camileri, mescitleri, ashaptan olanların mezarlarını havaya uçuracak ve Ehl-i beyt imamlarının mezarlarına saldıracak İran ve Hizbullah buna sesiz mi kalacak. Amerika’dan İngiltere’den dünyanın farklı yerlerinden birileri Suriye’ye inme hakkı görüyor da Suriye’nin kadim dostu olan ve aynı direniş cephesinde yer alan İran’ın, Lübnan Hizbullahı’nın müdahalesi niye birilerinin gözüne batıyor ki bu son derece yanlış ve tehlikelidir. Bundan şikayet edenler önce kedi sınırlarına dikkat etsinler. Ne Türkiye’nin ne Ürdün’ün ne Katar’ın sınırlarından Suriye’ye çok uluslu teröristler giriş yapmasın ve orada ne Sünni ölsün ne Alevi ölsün nede kocaman bir tarihi olan Suriye tarumar edilsin.

IŞİD’in Türkiye’deki Alevileri tehdit ettiği söyleniyor, son günlerde Adana bölgesinde Jandarma Komutanlığı uyarıda bulunarak IŞİD tehlikesinden bahsetti. Sizce IŞİD gerçekten Türkiye’deki Alevilere saldırı düzenleyebilir mi ve eğer olursa bunun sonucu ne olur?

Bu tehditler ilk defa yapılıyor değil. Türkiye Alevilerine, biz Arap Alevilerine yönelik bu tarz tehditler çok daha önceden vardı ama Suriye süreciyle bu zirve yaptı. Özellikle Suriye’de mağduriyet yaşamaya başlanınca daha çok duyduk. Hatay Antakya, Adana, Mersin bölgelerinde Alevilere yönelik toplu ve bireysel tehditleri sık sık duyuyoruz. Bende bilindiği üzere çok fazla tehditler alan birisiyim evime üç defa girildi, beni yakmakla tehdit ettiler, kendi şehrim olan Antakya’nın mahallelerinde bile devletin verdiği yakın polis korumasıyla dolaşmak zorundayım. Bu tehditler maalesef var ve bizim açımızdan son derece tedirginlik vericidir. Allah korsun her hangi bir Alevi köyüne, Alevi şahsına veya Alevi türbesine, kutsal mekanına bir saldırı olursa son derece vahim sonuçlar doğurur. Bu olaylar tamamen provokeye açıktır devletimizin bu konuda duyarlı olmasını, daha ilgili olmasını, daha büyük önlemlerin alınmasını bekliyoruz. Bakıyorsunuz üniversitede öğretim görevlisi olan bir adam açık bir şekilde Alevileri, Şiileri bekleyin ey kâfirler ey şahın adamları, her yerde Yavuz olmaya yeni Çaldıranlar yapmaya hazırlanıyoruz diye tehdit ediyor. Devlet bunları görmeli ve caydırıcı cezalar vermeli ki birileri artık değil buna bırakın tevessül etmeye aklından bile geçirmeye cesaret etmemeli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kardeşim Esad’dan katil Esad’a dönmesi ve Alevilerin hedef gösterilerek mezhepçilik yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İnanın bunu biz de anlamış değiliz. Yanılmıyorsam Cumhurbaşkanı Erdoğan Hz. Ali efendimizin Necef’teki türbesini ziyaret eden ilk ve tek Sünni liderdi. Irak’ta şu an Şii aleminin büyük ruhani liderleri olan Seyit Ali Sistani’yi ziyaret eden ilk Sünni liderdir.  Cumhurbaşkanı Erdoğan bizim Hatay’da yaptığımız Gadir Hum Bayramı kutlamalarına 3 bakanını göndermiş, Aşura merasimlerine katılmış sizin acınız bizim acımızdır diyen, Suriye ile kardeş ilişkilerine girmiş ailece görüşmüş, dostum canım kardeşim demiş birisidir. Türkiye ilk defa Suriyeli bakanlarla yabancı bakanlar toplantısı yapmış bir ülkedir. Bir anda Arap Baharı denen çirkin senaryonun fiile dönüşmesiyle maalesef Esed de olmadı, zalim oldu kalleş oldu, diktatör oldu adeta kafir oldu. Devler adamlarının, başkanlarının mezhepleriyle anılması son derece yanlış, çok çirkin bir şeydir. Siz hiç duydunuz mu Ortodoks Putin, Yahudi Netanyahu veya Katolik Obama birisinin dediğini duymadık. Ne oldu da Alevi Nusayri Esad, Şii İbadi denildi yani birisinin çıkıp adeta Sünni Erdoğan demesini mi istiyor bunlar oldukça yakışıksız ve yanlıştır. Devlet zirvesindekilerin bu tarz söylemlerinden dolayı halkta daha büyük galeyanlar, tahrikler olmaktadır. İlk başta kendilerine çeki düzen vermesi gereken, söylem ve eylemlerine dikkat etmesi gereken devlet adamlarıdır, siyasiler ve din adamlarıdır.

Alevilerin tehdit edilmesi, bu tarz korku verilmesi Türkiye’ye fayda sağlamaz zaten Kürt sorunu ile çekişiyor, birde buna alevi sorunu eklenirse bunun altından kalkılamaz. Sadece Türkiye’ye değil bütün bölge ülkelerine fayda sağlamaz yani ateşle oyundur ve bu oyunun hiç kimseye faydası yoktur. Türkiye Alevisi, Sünnüsü, Şiisi, Türkü, Arabı, Çerkezi, Kürdü, sağcısı, solcusu, Müslümanı, gayrimüslimi ile hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşıdır diyor ama bunu uygulamada görmedik inşallah bir gün görürüz.

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler