Türkiye, AB'den Özür Dileyecek mi?


Türkiye, AB'den Özür Dileyecek mi?

Türkiye ile Avrupa arasındaki gerginlikten bir kaç gün geçiyor ve her gün gerginliğin büyüklüğü artıyor ve şuan AB’nin dış siyaset yetkilisi Federika Mogirini’ni tarafından imzalanmış, AB’nin bildirisinde Ankara’dan her türlü aşırı açıklama veya ortamın kızışmasına yol açabilecek adımlar atmamasını istedi.

Tesnim Haber Ajansı - 16 Nisan tarihinde Türkiye ana yasa değişikliği referandumuna tanık olacaktır ve halkın evet oyu vermesi takdirinde, ülkenin parlamento sistemi, Başkanlık sistemine dönüşecektir, ve bu şekilde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2029 yılına kadar güçte kalmasına ve yetkilerinin artmasına sebep olacaktır.  Dolayısıyla söz konusu değişikliklerin gerçekleşmesi yönünde Türkiye Cumhuriyeti Hükumet yetkilileri yabancı ülkelere seferber olarak, oradaki Türk vatandaşlara mitin düzenleyerek, Evet oranını Türkiye topraklarının dışında yaşayan Türklerin arasında da artırma çabasındalar.
Türkiye yetkilileri başlangıç olarak yolculuklarını Almanya ile başladılar ancak Almanya’nın bu konuya karşı çıkması sonucunda iki ülke arasında gerginliğin oluşmasına yol açtı ancak Angela Merkel en son bunun gibi mitinglerin bu ülkenin eyaletleri belediye Başkanları tarafından düzenlenmesine izin verdi. Bir sonraki ülke ise Avusturya idi. Avusturya da bunun gibi mitinglerin ülkesinde düzenlenmesine karşı çıktı, bu sürecin devamında en son Hollanda Hükumeti Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun Hollanda’daki Türk vatandaşları ile Türkiye konsolosluğunda bir araya gelmesini önledi ve yolculuk iznini iptal etti ve hatta Almanya’nın kara sınır yolundan Hollanda’ya girmiş olan Türkiye aile Bakanı Fatma Kaya’yı Almanya’ya geri gönderdi. Söz konusu olaylardan sonra da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Hollanda hükumetine tepki sert tepki göstererek, Hollanda’yı korkak, faşist, Nazism taraftarı ve teröristlere sığınak veren bir ülke olarak nitelendirdi. Türkiye Cumhurbaşkanı bundan önce de Almanyalılar’ı nazism davranışları tekrarlamak ile suçlamıştı. Angela Merkel ise Türkiye’nin sert tavrının altında kalamadı ve Erdoğan’ın söz konusu açıklamalarını tahammul edilemez sözler olarak nitelendirdi. Merkel Türkiye’den bu davranışına son vermesini istedi.
Türkiye ile Avrupa arasındaki gerginlikten bir kaç gün geçiyor ve her gün gerginliğin büyüklüğü artıyor ve şuan AB’nin dış siyaset yetkilisi Federika Mogirini’ni tarafından imzalanmış, AB’nin bildirisinde Ankara’dan her türlü aşırı açıklama veya ortamın kızışmasına yol açabilecek adımlar atmamasını istedi.
AB İngiltere’nin çıkmasından sonra ve Trump’ın ABD’de Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ardından zor günler geçiriyor ancak yine de Türkiye’nin geçen yıllarda hep Batı’nın ölçülerine yaklaşarak AB üyeliğine girmeye çalıştığını unutmamak gerek. Hiç bir zaman AB Türkiye’nin bu birliğe girmesi yönünde kendilerinden iyi bir tavır göstermediler ancak bu gerginlikler Türkiye’nin AB’ye üye olmasını daha da zorlaştırıyor. Ancak Türkiye Cumhurbaşkanı’nın referandumda evet oyunu kazandıktan sonra AB’den özür dileme olasılığı da az değil. Kısa bir süre önce Türkiye Cumhurbaşkanı Rusya ile yaşadığı gerginlikler ve sert çıkışlardan sonra, Rusya’ya yaklaşımını değiştirmişti. Bu konu aynı zamanda İran İslam Cumhuriyeti hakkında da geçerli. Türkiye, arada sırada İran’a da sert bir tavır alıyor ancak bir süre sonra tutumundan geri çekiliyor.
Bir zamanlar Adalet ve Kalkınma partisi AB’ye girme çabası ile beraber, komşular ile sorunları sıfıra ulaştırma politikası ile bölgedeki ülkeler ile ilişkilerini geliştirme peşinde idi ve bu yaklaşım Türkiye’ye büyük ekonomik ve kültürel gelişmelere sebep oldu ancak bu ülkenin 2011 yılındaki Arap akımları konusundaki yanlış analizi Türkiye’nin komşular ile Sıfır sorun siyasetinden yavaş yavaş uzaklaşmasına yol açtı. Ondan sonra Türkiye daha çok Ortadoğu’daki gerginlikler ve istikrarsızlıklarda müdahale girişiminde bulundu, bölge ülkelerinin iç işlerinde doğrudan veya dolaylı yollardan siyasi ve askeri müdahaleler yapması ardından yavaş yavaş bölgedeki kargaşa git gide büyüdü.
Bölge’nin perişan durumunda Erdoğan Hükumeti Suriye’deki Beşar Esad rejimini düşürme tutumunu kabul ederek, İstanbul’da ardarda düzenlediği oturumlar sayesinde silahlı muhalif grupları desteklediğini dile getirdi.
Bu ülkenin Suriye sürecinde ve Rusya’nın savaşa girmesi ile beraber bir Rus savaş uçağını düşürdükten sonra ilk başta tehditlere başvurdu ancak en son tutumundan geri çekilmek zorunda kaldı, ve görünüşte Suriye’deki siyasetlerinin değiştiğini gösterdi ancak Türkiye Cumhuriyetinin Suriye topraklarına düzenlediği doğrudan askeri müdahale_Fırat kalkanı_ Türkiye’nin Halep’ten Musul’a kadar coğrafi bazda söz konusu bölgelere hakim olmaya çalıştığını da ima edebilir bir yandan.
Bu hedef bir yandan ABD’nin Suriyeli Kürtleri desteklemesi ve öte yandan Suriye ordusu ve müttefiklerinin terörist gruplara karşı zaferleri ardından dağıldı ve öte yandan halk güçleri ve Irak halkının IŞİD terör örgütüne karşı Musul’daki zaferleri bu hedefi kendi çapında etkiledi.
Şuan ise Irak ordusunun Musul’da zafer elde etmesi ile beraber Türkiye askerleri Musul’un yakınlarında yer alan Başika birliğini terk etmeleri  gerekiyor. Şuan Türkiye bir çok iç ve dış sorun yaşıyor ve artık eskisinde olduğu gibi güvenli ve gelişmeye doğru giden bir ülke halinden çıkmak üzere.

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler