Katar İle Ablukaya Alan Ülkelerin İlişkilerinde Gerilim Tırmanıyor


Katar İle Ablukaya Alan Ülkelerin İlişkilerinde Gerilim Tırmanıyor

Katar hükümetinin BM İnsan Hakları Konseyi'nden Riyad ve Abu Dabi'nin üyeliğini askıya alma çağrısında bulunması, bu ülkelerin ilişkilerindeki krizin çözüm değil, daha kötüleşme istikametinde ilerlediğini gösteriyor.

Tesnim Haber Ajansı - Katar'ın BM İnsan Hakları Konseyi'nden Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin bu uluslararası örgütteki üyeliğini askıya alma talebi, bir kez daha gözleri Doha ve bu ülkeyi ablukaya alan ülkelerin gergin ilişkilerine çevirdi.

Arap ülkelerinin Katar ile ilişkilerinin kesilmesi ve bu ülkelerin Doha'ya yönelik ambargosunun üzerinden bir yıl geçerken Katar; Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki üyeliğinin askıya alınması istedi.

Katar İnsan Hakları Ulusal Komitesi Başkanı "Ali Bin Samih el-Meri" dün Cenevre'deki BM Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, BM İnsan Hakları Konseyi'nden, Katar'a abluka uygulayan ülkelere karşı koymasını ve Suudi Arabistan ve BAE'nin İnsan Hakları Konseyi'ndeki üyeliğini askıya almasını istedi.

Katarlı yetkili, Suudi Arabistan ve BAE'nin açık ve planlamış şekilde Katar halkının haklarını ihlal ettiğinden bu iki ülkenin İnsan Hakları Konseyi'ndeki üyeliğinin askıya alınması talebinde bulundu.

Meri, Doha'nın Katar'ı ablukaya alan Arap ülkelerinin yasa dışı girişimlerinin şeffaflaştırılması için Güvenlik Konseyi nezdinde girişimde bulunması zaruretine vurgu yaparak, bu girişimlerinden bazıların savaş suçu düzeyinde olduğunu ifade etti.

Katar İnsan Hakları Ulusal Komitesi daha önce, BM Din ve İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü'nü Katar vatandaşlarının Hac amellerini yerine getirmek için karşı karşıya kaldıkları sorun ve engeller hakkında bilgilendirdiğini duyurmuştu.

Öte yandan Suudiler son sıralarda, Suudi Arabistan'ın Katarı bir adaya dönüştürme projesinin uygulamasının ne zaman başlayacağını ilan ederek, pratikte Katar ile ilişkilerindeki krizin çözümünü istemediklerini göstermiş oldular.

5 Haziran 2017'de Suudi Arabistan, Bahreyn, BAE ve Mısır, Katar ile diplomatik ilişkilerini kesti. Ardından ekonomik olarak zayıf ülke sayılan Maldivler, Moritanya, Çat, Komor, Nijer ve Gabon gibi ülkeler Katar'ı ablukaya alan 4 ülkeye katıldılar. Ürdün de aynı yılın 6 Haziran tarihinde Katar ile diplomatik ilişkilerinin seviyesini düşürdüğünü duyurdu.

Bu krizin ardından Suudi Arabistan ve Doha'yı ablukaya alan diğer ülkeler, Katar'a tüm hava, karar ve deniz yollarını kapattılar.

Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hemad Al-i Sani'ye ait olduğu ve İran'ı bölgede büyük güç ve istikrar garantörü olarak niteleyen sözlerin Katar'ın resmi haber ajansında yayınlanmasının ardından bu krizin kıvılcımı tutuştu.

Bu sözler, Suudiler başta olmak üzere Fars Körfezi'ndeki Arap rejimleri için tahammül edilemez ve affedilemez bir suç gibiydi.

Katar Dışişleri Bakanı, Şeyh Tamim'a ait olduğu ifade edilen bu sözleri hemen tekzip edip, bir grubun Kaar'ın resmi haber ajansını hackleyerek, bu tür sözleri Doha ile ilişkileri bozmak için yayınladıklarını söyledi. Katar yetkilileri de defalarca Şeyh Tamim'in böyle bir şey söylemediğini dile getirdiler.

O zamandan beri bu kriz hafiflemediği gibi daha da tırmanmış ve çözümsüzlük yolunda ilerlemiştir. Suudi Arabistan ve Katar'a abluka uygulayan diğer ülkeler,  Doha'nın Suudiler ‘in pozisyonu karşısında geri adım atmadığı ve talepleri karşısında teslim olmadığı için Katar'a yönelik düşmanca girişimlerini şiddetlendirmiştir. Suudiler hatta, Hac ve Umre konusu dahil tüm koz ve araçları, Katar halkı ve hükümetine baskı yapmak için kullanmışlardır.

Suudi rejim, BAE, Bahreyn ve Mısır, İran İslam Cumhuriyeti ile yakın ilişkileri ve radikal grupları desteklediği iddiasıyla Doha ile ilişkileri kestiklerini deklare etmişlerdi.

Katar ve Suudi Arabistan ilişkilerindeki gerilimin ardından terörizmle mücadele taahhüdü iddiasında bulunmaya devam eden Batılılar ise Doha ve Riyad ilişkilerine karşı çok temkinli davranarak, asla taraflardan hiçbirinin tarafını tutmadılar ki bunun en önemli nedeni, mali, ekonomik ve askeri çıkarlarıdır.

Chatm House Enstitüsü uzmanlarından Piter Sallers, Fransa, İngiltere ve ABD'nin def enerji firmaları Katar'a bir yatırım maksadı olarak baktıklarını ve onların milyarlarca dolarlık doğalgaz çıkarma ve ihraç etme imkanları ve ekipmanlarından faydalanabileceklerini söylüyor. Küçük bir ülke olan Katar doğalgaz zengini bir ülke olduğu için ABD ve Avrupa'nın enerji pazarında önemli rol ifa ediyor.

ABD'nin Katar'daki el-Adid adlı askeri üssü ve binlerce askerinin bu ülkede bulunması, Washington'u Doha'ya karşı tavır koymasını engelleyen diğer bir nedendir.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan ile Katar ilişkilerinde patlak veren krizi kullanarak, her iki ülke ile dev ekonomik ve askeri anlaşmalar imzaladı.

Böylece Arap rejimleri ilişkilerinde yaşanan kriz, kendileri için sorun yaratsa da, ABD ve diğer Batılı ülkeler için kar sağladığı anlaşılmış oluyor.

En Çok Okunan Dünya Haberler
En Önemli Dünya Haberler
En Çok Okunan Haberler