AZERBAYCAN ZOR DÖNEMİN BAŞINDA


AZERBAYCAN ZOR DÖNEMİN BAŞINDA

uzmanlara göre hükümetin fiyatlar üzerinde bu tür zorunlu kontrolü uzun süre devam edemez. Çünkü ürünlerin büyük bir kısmı veya hammaddesi yurtdışından ithal edilmektedir.

Tesnim Haber Ajansı - Azerbaycan`da devalüasyon sonrası yaranmış ekonomik ve sosyal istikrarsızlık durumu devam ediyor. 2015 yılında Azerbaycan hükümetinin iki defa, 21 Şubat ve 21 Aralık tarihlerinde devalüasyona gitmesiyle bir zamanlar bölgede en değerli ulusal döviz olan manat % 97 değer kaybetti. Merkez Bankası yüzen para sistemine geçtiğini ilan etti.

Bu durum gelirlerinin ve yurtdışı ihracatının nerdeyse tamamı petrol ve doğal gaz gelirlerinden oluşan ülke ekonomisi için büyük darbe oldu. Bilindiği gibi 2005-2015 yılında büyük ölçüde petrol gelirleri elde eden Azerbaycan devleti bölgenin nerdeyse en zengin ülkelerinden birine dönüşmüştü. Lakin 2014 yılından petrol gelirlerinde keskin düşüş ve hükümetin pahalı uluslararası yarışmalar düzenlemesi Azerbaycan devletinin büyük para kaybı yaşamasına neden oldu. Örneğin, 2015 yılı devlet bütçesi 21 milyar manat olsa da, bunun yarıya kadarı, yani 10 milyar 388 milyon manatı Petrol Fonu'ndan aktarma idi. 2016 yılı devlet bütçesi ise 16 milyar 264 milyon manat hesaplanmış ki, bu da doların şu anki kuru ile 10 milyar doların altındadır.

Özellikle hükümetin 2015 yılı 21 Aralıkta ilan ettiği ikinci devalüasyon kendisiyle pahalaşmayı da getirdi. Pahalı petrol zamanında tüketim toplumuna çevrilmiş Azerbaycan`da yerli üretim nerdeyse yok. Gıda ürünleri de dahil olmakla ekser malları yurtdışından ithal eden Azerbaycan`da ilk günden % 50 civarında pahalaşma yaşandı.

Bu durum, özellikle un, şeker, ekmek gibi günlük ihtiyaç mallarında kayda alındığından bölgelerde ahali sokaklara çıkarak itirazlara başladı. Ülkenin farklı bölgelerinde sokaklara çıkan insanlar pahalaşmaya itiraz ediyordu. Siyezen, Lenkeran, Ağcabedi, Füzuli, Beylegan, Guba, Ucar gibi illerde sokaklara çıkan insanlar hiç bir düzenleme, kurum olmadan sadece sokaklara çıkarak devletin ekonomi politikasına ve pahalaşmaya itiraz ettiler. Hükümet ise olaylara sert tepki verdi. Örneğin Siyezen`de itiraz eden halk içerisinden 80`den fazla insan yakalanarak hapse atıldı.

Lakin bu itirazlar etkisiz olmadı. Hükümet geri adım atarak un, ekmek, sigara ve diğer günlük kullanım ürünleri üzerinde sert devlet kontrolü tatbik ederek fiyatları düşürdü. Ardından devlet kurumları fiyatları pahalaştıran market ve toptan satış şirket yöneticilerini hapsetti. Yumurta fiyatlarını pahalaştırdığı için bir kaç firma yöneticisi gözaltına alındı.

Lakin uzmanlara göre hükümetin fiyatlar üzerinde bu tür zorunlu kontrolü uzun süre devam edemez. Çünkü ürünlerin büyük bir kısmı veya hammaddesi yurtdışından ithal edilmektedir. Bu yüzden yurtdışından dolarla alınan malların pahalaşması kaçınılmazdır.

Görünen bu ki, Azerbaycan hükümeti de bu durumun farkında olduğu  için son günler hareketlidir. 26 Ocak tarihinde Bakü`de “2014-2018 yıllarında bölgelerin sosyal-ekonomik kalkınması devlet programı''nın yürütülmesinin ikinci yılı ile ilgili toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev`in mesajları bu rahatsızlığın göstergesidir. Aliyev bildirmiştir ki, petrol fiyatlarının 4 kat ucuzlaşması, komşu devletlerde yüzde yüz devalüasyonların yaşanması Azerbaycan parasını da sabit tutulmasını zorlaştırmıştır. Lakin Aliyev`e göre ülkeni bu durumdan çıkarmak mümkündür. Cumhurbaşkanı 2016 yılının Azerbaycan`da derin ekonomik reformlar yılı olacağını bildirmiştir.

İlham Aliyev son yıllarda Azerbaycan`da 12 bin kilometre yol yapıldığını, ülkenin % 80`nin doğal gazla temin edildiğini, son 12 yılda ülkede 3 bine kadar okul inşa edildiğini kaydetmiştir. Aynı zamanda Yukarı Karabağ ve diğer işgal bölgelerinden mülteci olmuş Azerbaycan ahalisi için 89 kasabada 225 bin daire inşa edilerek sahiplerine teslim edilmiştir. Bu dönemde ülkeye 200 milyar dolarlık yabancı sermaye girmiştir.

Lakin bu rakamlar kulağa hoş gelse bile, bunların önemli bir kısmının yolsuzluğa maruz kaldığı malumdur. Mesela 2004-2014 yıllarında Azerbaycan`da devlet tarafından bölgelerin kalkınmasına 31,5 milyar dolar harcandığı rakamlarda geçer. Ancak bağımsız ekonomi uzmanlarına göre bu paraların büyük bir kısmı memurlar tarafından çalınmıştır.

Diğer taraftan geçen zaman kesiminde hükümet ülkede yeni iş yerlerinin açılması ve üretimin desteklenmesi için gereken adımları atmamıştır. Bu yüzden de büyük ölçüde işsizlik ve fakirlik özellikle bölgelerde çok yaygındır.

Şu an Azerbaycan hükümetinin karşısındaki önemli görev ülkeyi girdiği bataklıktan çıkarmak için köklü reformlara başlamaktır. Lakin şu anki durum hükümetin reformlara hazır olmadığını göstermektedir. Aliyev son dönemlerde ülkede maaş ve emekli maaşlarını % 10 artırsa da, bu rakam devalüasyonla eşdeğer değildir. Diğer taraftan hükümet köklü reformlara gitmek için reform paketleri ortaya koymalı, tekelci oligarşik bürokratları görevden almalı, özellikle vergi, gümrük gibi devlet kurumlarında önemli değişimlere gitmelidir. Lakin görünen bu ki, hükümet bu adımlara hazır değildir. Örneğin geçen Aralık ayında gümrükten geçen değeri 10 bin manata kadar olan mallara gümrük kontrolünün kolaylaştırılması kararını Ocak ayında kaldırması ve bu meblağı 1000 manata indirmesi hükümet içinde reform konusunda fikir birliğinin olmadığını ortaya koyuyor.

Böylece, yılın ilk ayı Azerbaycan için hiç de iyi bir başlangıç olmadı. Tabii ki ülkenin zor durumdan çıkması için yine imkanlar bulunmaktadır. Ancak bunun için devlet derin ekonomik reformlara gitmeli ve toplumu tatmin edecek, ekonomik kalkınmanın önünü açacak hukuki temeller oluşturmalıdır. Yolsuzluk ve rüşvet kaldırılmalı, ticaretin, tarımın gelişmesini sağlayan yasa ve icraat başlatılmalı ve en önemlisi de oligarşinin devlet üzerindeki etkisi kaldırılmalıdır. Görünen bu ki, Azerbaycan Cumhurbaşkanı bunu yapmaya çalışıyor, ancak sona kadar yapabilecek mi, bunu zaman gösterecektir.

Kenan Rövşenoğlu

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler