Barış ve Kıyam


Barış ve Kıyam

Hz. Hasan'ın barışı ve Hz. Hüseyin'in kıyamı muharrem ayının en çok sorulan sorularından bir tanesi. Bu soruyu cevaplamak için iki dönemi incelemek gerekecek ve iki dönemin farklılıkları bu soruya en iyi cevabı verecektir.

Tesnim Haber Ajansı - Muharrem ayında en fazla sorulan sorulardan bir tanesi de Hz. Hasan (a.s) barış yaparken neden Hz. Hüseyin (a.s) kıyam etmiştir?

Bu konuyu ele alırken birçok konu başlığı altında cevaplamamız mümkündür fakat ben konuyu uzatmadan kısa şekilde izah etmeye çalışacağım.

Hz. Hasan (a.s) ile Hz. Hüseyin (a.s) dönemleri arasındaki farkları incelemek bu konuyu anlaşılır hale getirecektir. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki Hz. Hasan (a.s) döneminde kendisi hilafet makamında iken kendisine karşı başlatılan isyan hareketine farklı bir siyasi yöntem izlerken, Hz. Hüseyin (a.s) zalim ve fasık bir yönetime karşı kıyam etmiştir. Bu noktada Hz. Hasan (a.s) Müslümanların canından, kanından ve malından sorumlu iken Hz. Hüseyin (a.s) Müslümanları uyandırmak ve zalime karşı İslam’ı korumakla mükellef idi.

Hz. Hasan (a.s) döneminde Kûfe şehri karışık ve birçok fikri akımı barındıran bir yapıya sahipken- ki Hz. Hasan (a.s) dışarıya çıkarken elbisesinin altından zırh giyiyordu- Hz. Hüseyin (a.s) döneminde ise Kûfeliler 18 bin mektup yazarak kendisini kıyam için davet etmiş ve bu şekilde gerekli zeminin oluştuğunu belgelemişlerdi. Yine Hz. Hasan (a.s) döneminde Muaviye kendisinden biat istememiş fakat Yezit (l.a) Hz. Hüseyin (a.s)’dan biat isteyerek kendi hilafetini onaylatmak istemiştir. Bu şartlar altında Hz. Hüseyin (a.s)’ın kıyam etmekten başka çaresi kalmamış ve kendisi de bu durumu “Biliniz ki bu zinazâde oğlu zinazâde, beni ölmek ya da boyun eğmek arasında bırakmıştır. Biz de boyun eğmek yoktur.” diyerek dile getirmiştir.

“Sensin Kerbela’nın ilk sâribanı,
Kevser Hatununun mazlum kurbanı,
Aşk-ı velayetin yalnız komutanı,
Hüseynî kıyamın eşsiz mimarı…”
Efgan Usta

Hz. Hüseyin (a.s) döneminin bir farkı daha vardı ki bu fark Hz. Resulullah (s.a.a) dahi İslam’ın hiçbir döneminde oluşmamıştı. Peki, neydi bu durum? Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim, Allah’ın haramını helal bilen, ahdini bozan, Resul’un sünnetine muhalif olan, kulları arasında zulüm ve haksızlıkla hükmeden zalim bir yönetici görür de, eliyle ve diliyle ona karşı durmazsa, Allah Teâlâ onu, o zalimi sokacağı yere (Cehenneme) sokar.” İşte bu durum sadece Hz. Hüseyin (a.s) döneminde ortaya çıkan özel bir vaziyettir ki kıyam edilmesini ve zalime karşı kıyamı zorunlu hale getirmiştir. Hz. Hasan (a.s) döneminde İslam, Muaviye tarafından tahrif edilmeye başlanmışsa bile bu açık açık yapılmamıştır. Öyle ki Yezit (l.a) şarap içiyor, cinsî sapıklık ve fesat ayyuka çıkmış, Kur’an aleyhinde şiirler okuyor ve İslam’a karşı geliyordu. Bu durum İslam’ın gelişinden itibaren ilk kez bu şekilde açıkça yapılıyor ve İslam’ın temeline zarar veriyordu.

Bu konuyu bu şekilde karşılaştırmalı olarak ele alınca Resulullah (s.a.a)’ın iki reyhanının dönemlerinde İslam’ı korumaya yönelik farklı yöntemlerin sebepleri açıkça gözler önüne serilmektedir. Konu bu kadar açık ve anlaşılırken İslam tarihi boyunca Hz. Hasan (a.s)’ın barışı suskunluk, Hz. Hüseyin (a.s)’ın kıyamı ise –zalim, fasık ve İslam’a karşı da olsa- hükmedenin hâkimiyetine karşı bir başkaldırı olarak lanse edilmeye çalışılmıştır. Müslümanlar arasında Hz. Hüseyin(a.s)’ın kıyamı ve şahadeti elem verici bir olay olarak dillendirilse de kıyamın felsefe ve amacından uzak, sadece duygusal olarak ele alınmasından dolayı gereken mesaj ümmet tarafından yeterince idrak edilememiştir.

Muaviye, babası Ebu Süfyan ile birlikte Mekke’nin Müslümanlar tarafından fethedilmesi sonucunda mecburî olarak İslam’ı kabul etmiş, kendisi halifelik makamında olduğu sürece de İslam’ın temel kurallarını göz önüne alarak sinsi bir siyasi tavır izlemiştir. Yezit (l.a)’ın halifelik makamını gasp etme yöntemi ve İslam’ın en temel kurallarına dahi –Namaz kılmaması, şarap içmesi vs.- riayet etmemesi Müslümanların rahatsız olmasına sebep olmuştur. Baba- oğul arasındaki siyasi yöntem farkı –ki Muaviye’nin yanında Amr b. As gibi Arapların en şeytanî isimlerinden birisi de vardı- Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin (a.s)’ın farklı tavır sergilemesine ortam hazırlamıştır. Nitekim Resulullah (s.a.a) cennet gençlerinin efendileri hakkında; “Hasan ve Hüseyin, kalksalar da otursalar da İmamdırlar.” diyerek uygulanan yöntem farkına rağmen hedefin Rızaullah doğrultusunda olduğunu beyan etmiştir.

Konuyu kısaca izah etmeye çalıştık ve yine bir dörtlükle yazımı sonlandırıyorum.

“Zamanın sakisinin iltifatı budur,
Hasan’ın kadehine zehr döker,
Devran cellâdının budur hüneri,
Şehit Hüseyin’e kılıç çeker…”
                                                           Fuzuli

Serdar Gündoğdu

En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler