Sosyal Medyada Hizbullah Aleyhindeki Saldırıların Temeli


Sosyal Medyada Hizbullah Aleyhindeki Saldırıların Temeli

Suriye’deki olayların başladığı zamanlardan beri Hizbullah Lübnan’ı terörizm tehlikesinden koruma stratejisi ile Suriye krizine giriş yaparak, bunu yönetmeyi öncelikleri arasına aldı. Böylelikle bölgedeki gelişmelerde oldukça önemli bir rol oynadı.

Tesnim Haber Ajansı - Suriye’deki olayların başladığı zamanlardan beri Hizbullah Lübnan’ı terörizm tehlikesinden koruma stratejisi ile Suriye krizine giriş yaparak, bunu yönetmeyi öncelikleri arasına aldı. Böylelikle bölgedeki gelişmelerde oldukça önemli bir rol oynadı.

Her ne kadar Hizbullah’ın oynadığı bu rol, bölgedeki ve birleşmiş milletlerdeki bazı “oyuncular” tarafından büyük eleştirilere maruz kalsa dahi ve birçoklarının Hizbullah’ın buradan sağ sağlim çıkamayacağına inanmalarına rağmen, siyasi ve askeri birçok alanda yaşanan bu yedi yıllı nefes kesen savaşın ardından Hizbullah hareketi çok daha güçlendi ve bölgede ve Lübnan’da siyasi anlamda daha da büyük bir önem kazandı. Bu son günlerde de özellikle Arsal’ın özgürleştirilmesinden sonra Hizbullah aleyhindeki bu eleştiriler en yüksek seviyeye ulaştı.

Amerikan Dışişleri Bakanlığının terörizme yönelik yıllık raporuna göre Hizbullah Lübnan’daki en faal terörist grup olarak tasvir edildi. Amerikan Başkanı Trump da Lübnan Başbakanı Saad Hariri ile yaptığı yüz yüze görüşmede, Hizbullah’ın Lübnan ve tüm bölge için büyük bir tehdit olarak nitelendirdi. Lübnan Güçleri adlı grubun lideri (eski falanjistler) Semir Caca da halk ve direniş ordusunun stratejilerini reddederek Hizbullah’ın silahsızlandırılması gerektiğini vurguladı. Şuanda gündeme gelen soru şu; Hizbullah’ın terörizm ile mücadelede Lübnan’da ve bölgede yaptığı emniyet ve güvenlik alanlarındaki geniş hizmetlere rağmen, neden Hizbullah aleyhinde bu kadar saldırılarda bulunuluyor? Güvenliğin ve medyanın bu saldırılarının temel nedenleri ne? Bu sorunun cevabı iki konuda gizlidir:

1.Hizbullah’ın Suriye’deki bu birkaç yıllık görevinde, oldukça tehlikeli terörist faaliyetlere karşı tamamen zafer kazanması. Lübnan Hizbullah’ı bu görevinde, onca zarara ve acıya tahammül ederek askerlerine, en tehlikeli terörist unsurlar ile savaş aracılığıyla, büyük bir savaş gücü ve tecrübe kazandırdı. Direniş coğrafyasını Lübnan’ın güneyinden Suriye’nin işgal altındaki Golan topraklarına kadar genişletti ve jeopolitik değişim ile Siyonist düşmanları daha ağır şartlar altında bıraktı. Direniş çemberindeki unsurların arasındaki stratejik irtibat yollarının güvenliğini sağlamada büyük adılar attı. Aynı zamanda Suriye’de, terörizmin potansiyel ve fiili tehlikesinin boyutlarının tüm Lübnanlı gruplar için daha da belirgin hale gelmesiyle de bu büyük tehlikeye karşı ciddi bir savaş başlatmıştır. Suriye’de neden bulunmalarının gerektiğini Lübnan halkının tamamen anlamasını sağlayıp böylece Lübnan içerisindeki rakiplerinin fikirlerini zayıflatarak Amerika’nın ve batının Hizbullah aleyhindeki terörist karşıtı tavırlarına meydan okudu.

2.Hizbullah’ın Arsal bölgesindeki zaferi ve teröristler bu bölgeden atması. Kısa süre önce El Nusra Cephesi teröristleri Lübnan ve Suriye sınırına yerleşerek Lübnan için telafisi olamayan büyük bir tehdit teşkil ettiler ki Hizbullah ve Lübnan ordusunun ortak savaşı sonucu bu tehlike ortadan kalktı ve bölgedeki terörist hareketin en yeteneklileri burayı terk ederek Hizbullah’ın şartlarını kabul etmek zorunda kaldılar. Askeri analistlere göre bölge coğrafyasının zor şartları göz önünde bulundurulursa, Hizbullah’ın savaş yöntemleri askeri taktik açısından, gizli savaşın(?) en karışık ve ustaca taktiklerinden kabul ediliyor.

Bu olay Siyonist rejimin ve kör teröristlerin tehditleri karşısında Lübnan emniyetinin korunması için direnişin devam etmesi gerektiğini bir kez daha vurguladı. Öyle ki birçok analistin düşüncesine göre, Lübnan halkının genel düşüncesinde Hizbullah’ın var olmaya devam etmesi, inkâr edilemez bir zarurete ve gerekliliğe dönüşmüş durumdadır.

Bu şekilde Hizbullah savaş alanındaki zaferlerinin yanı sıra, direnişin silahsızlandırılması görüşünün aksine, direnişin korunması gerektiği stratejisinin zorunluluğunu Lübnan halkına ispatlamıştır. Böylelikle ordunun, halkın ve direnişin stratejisi Lübnanlı Müslüman ve Hristiyanlardan çok sayıda destekçi toplamıştır.

Bu konu Lübnan’ın şuanki durumunda büyük bir öneme sahip. Çünkü seçimlerle ilgili mecliste onaylanan yeni kararla birlikte Lübnan yeni bir milletvekilleri meclisi seçimleri eşiğinde. Bu yeni kanuna göre Lübnan seçimleri -ki nisebi kanunlara göre düzenleniyor- en çok oy Hristiyanlar tarafında alınacak ve şimdiki şartlar altında şüphesiz en çok oyu direnişi destekleyen Hristiyanlar (Michel Aoun tarafı) elde edecekler. Direniş karşıtı Hristiyan gruplar bu gerçeği bildiklerinden siyasi yargıyı Hizbullah aleyhinde kışkırtmaya çalışarak ve eski politikalarını koruyarak seçimlerde oy kaybetmelerini engellemeye çalışıyorlar. Şüphesiz ki Siyonistlerin tahrikleri şuanki hükümeti, Hizbullah ve direniş hareketi aleyhtarı yapma konusunda büyük rol oynuyor.

İsrail şimdiye kadar defalarca Hizbullah’ın Suriye’de güç kazanması konusunda duydukları endişeyi dile getirdi. Bölgedeki direniş karşıtı birliklerin bu konuda tek ses oluşturması da bu şekilde tefsir edilebilir. Son olarak söylemek gerek ki direniş gücü, ki yaklaşık kırk yıl önce İmam Humeyni’nin mübarek nefesiyle teşkil edilmişti, zor ve zahmetli yollardan geçerek bugün olgun bir ağaca dönüşmüş durumdadır. Ve yine kesinlikle söyleyebiliriz ki bölgede emniyet ve güvenliğin oluşmasında ve terörizm tehlikesinin ve bölge halkının düşmanlarının planlarının def edilmesindeki en büyük nedenlerden biridir Hizbullah.

 

Muhammed Rıza Rauf Şeybani

İran Eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı

En Önemli Yaşam/Kültür Haberler
En Çok Okunan Haberler