Atvan: Uzlaşmacı İttifakın Dağılışı Başladı


Atvan: Uzlaşmacı İttifakın Dağılışı Başladı

Arap dünyasının tanınan analistlerinden Atvan, Ürdün başta olmak üzere Arap milletlerinin Suudi Veliaht Prensi gibi Arap yöneticilerine karşı attıkları sloganın "ılımlı cephe" denen ve Siyonist rejim ile uzlaşmaya çalışan ittifakın izolesi ve dağılmasının başladığını gösterdiğini belirtti.

Tesnim Haber Ajansı - Arap dünyasının önde gelen yazar ve analistlerinden Abdulbari Atvan bugün kaleme aldığı bir yazıda, binlerce Ürdünlünün ABD Başkanı Trump'ın işgal altındaki Kudüs aleyhindeki kararını protesto ederken, Filistin halkıyla dayanışma içinde olduğunu ilan etmesine ve eylemcilerin uzlaşmacı Arap yöneticilere karşı tepkisine dikkat çekerek şöyle yazdı: Sadece Trump, işgal altındaki Kudüs'ü işgal rejimi İsrail'in başkenti olarak tanımaya dair felaket kararı konusunda  Arap ve İslam dünyasının tepkileri değerlendirme ve hesabını yapma noktasında yanlış yapmadı.  Suudi Arabistan, Mısır ve BAE gibi en yakın müttefikleri de büyük hafta yaptılar çünkü Trump'ın bu kararına karşı güçlü ve caydırıcı bir tavır alıp, bu kararın doğuracağı sonuçlar konusunda uyarıda bulunmadılar ve İslam ümmetinin ilkeleri ve İslam milletlerinin öfkesine sahip çıkmadılar. Bu tutum da Siyonistlerin medya üzerinden kutlama yapmalarına sebebiyet verdi.

Ürdün genelinde binlerce öfkeli protestocu ilk kez, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman'ı kınayıp, Onu ABD'nin uşağı olarak niteliyor ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdul-Fettah Sisi de bazı Arap ülkelerinde benzer sloganlarla karşı karşıya kalıyorsa, şu demektir ki "ılımlı Arap" ittifakı, ABD ve İsrail safında yer almış ve Arap ve İslam dünyası çapında ılımlı Arap ittifakının inziva ve kırılması başlamıştır.

Bu ittifak, bölgedeki kendi stratejik prensiplerini ve siyasi ve askeri doktrinini hangi zemin üzerine temellendirdiğini bilmiyoruz, ancak şunu iyi biliyoruz ki bu cephenin bölgesel rakipleri, bu hataların meyvesini toplayarak, Arap milletlerini kendi yanına çekiyor.

Hangi tarafın başka tarafı yanılttığını kesinlikle söylemek zordur. Acaba Trump mı müttefiklerinin ekonomik durum vahameti (Mısır) veya Yemen'de savaş ve İran (etkinliği) gibi diğer krizlerle uğraşmalarının Kudüs ve Filistin meselesiyle ilgilenmelerinden daha önemli olduğunu düşünerekten kendi ılımlı müttefiklerini yanılttı, yoksa müttefikleri mi Trump'ı yanıltarak, ona Arap ve İslam milletlerinin komada olduğu için büyükelçiliği taşıma ve İsrail'in politikasını tanımaya ilişkin planları için işgal altındaki Filistin'in genelinde kaba güce dayalı olarak adım atmayı söylediler. Yanıltan ve yanılan kim olursa olsun şunu demeliyiz ki, bu "şok" Arap ve İslam dünyasında uyanış kıvılcımını yakmış olacak.

Suudi yöneticiler, silah ve yatırım anlaşmalarıyla Trump'a 500 milyar doları aşkın rüşvet verdiler ve İsrail işgalcileriyle ilişkilerini hızla normalleştirme yolunda adım attılar. Bazı yazarlarına da Yahudi ve İsraillileri överken, Filistinlileri suçlamak için yeşil ışık yaktılar.

Ürdün ve Fas gibi iki önemli ülke, "ılımlı Arap ittifakı" denen gruptan çıktı, Tiran ve Senafir adalarını Suudi Arabistan'a hibe eden ve "Sina'da Filistinliler için alternatif vatan oluşturulması" adlı proje ile ilgili raporların artması ve artan sindirmelere ve ekonomik krize sahne olduğu için iç gerilim yaşayan Mısır'ın bu ittifakı terk edebileceği üçüncü ülke olabilir ve bu da hiç şaşırılmayacak bir beklentidir.

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Suudi yöneticilerini krizler Yemen, Lübnan ve Katar'da kendi anlaşmazlıklarına karşı azami sükunete ve bu bağlamda kendi politikalarını gözden geçirmeye tavsiye etti. Biz de onlara, Mısır ve Ürdün'deki müttefiklerine, kendi seyir pusulalarını işgal altındaki Kudüs ve ABD'nin küstah kararıyla mücadeleye ayarlayıp, çabalarını bunun için yoğunlaştırmaya tavsiye ediyoruz çünkü Haremeyn-i Şerifeyn topraklarının Kudüs'te üçünü Harem-i Şerif'i savunan Filistin halkına yardımının en düşük seviyede olması kabul edilemez.

En Çok Okunan Röportaj Haberler
En Önemli Röportaj Haberler
En Çok Okunan Haberler